Anayasa hukuku ve idare hukuku, hukukun farklı alanlarını temsil ederken birbirleriyle yakından ilişkilidirler. Anayasa hukuku, devletin yapısını, yetkilerini ve bireylerin temel haklarını düzenlerken, idare hukuku ise devletin yönetim organlarının işleyişini, bu organların faaliyetlerini ve bireyler ile devlet arasındaki ilişkileri düzenler.
İlk olarak, Anayasa hukuku, devletin temel yapısını oluşturan kurumları belirler. Anayasa, devlet organlarının nasıl oluşacağını, yetki dağılımını, bu organların görevlerini ve birbirleriyle ilişkilerini düzenler. Bu çerçevede, yasama, yürütme ve yargı organlarının yetki alanları, görevleri ve sorumlulukları Anayasa tarafından belirlenir. Bu organlar arasındaki denge ve denetim mekanizmaları, Anayasa’nın öngördüğü kurallarla şekillenir.
İdare hukuku ise devletin yönetim organlarının faaliyetlerini düzenler. Bu hukuk dalı, idarenin işleyişini, kamu hizmetlerinin sunumunu, idari işlemlerin nasıl yapılacağını ve idarenin yaptığı işlemlere karşı bireylerin haklarını korur. İdare hukuku, idari organların yasalara uygun olarak hareket etmelerini, keyfiyetten kaçınmalarını ve hukuka uygun işlem yapmalarını sağlar. Ayrıca, idare hukuku, idari işlemlere karşı yargı yoluyla başvuru hakkını da içerir.
Anayasa hukuku ile idare hukuku arasındaki ilişki, Anayasa’nın idari yapıyı belirlemesi ve idarenin Anayasa’ya uygun şekilde faaliyet göstermesini sağlamasıdır. Anayasa, idarenin yetki ve sorumluluklarını belirlerken, idare hukuku da bu yetki ve sorumlulukların nasıl kullanılacağını düzenler. Yani, Anayasa, devletin genel yapısını çizerken, idare hukuku bu yapının işlerliğini ve günlük faaliyetlerini düzenler.
Ayrıca, Anayasa’nın temel hak ve özgürlükleri koruması, idare hukukunu da etkiler. İdare, bireylerle doğrudan etkileşimde bulunduğunda, Anayasa’nın teminat altına aldığı hak ve özgürlüklere uygun olarak hareket etmek zorundadır. Dolayısıyla, idare hukuku, bu hakların idare tarafından nasıl korunacağını ve uygulanacağını belirler.
Bu iki hukuk dalının ilişkisi, Anayasa’nın temel ilkelerinin idare hukuku üzerinde belirleyici olması ve idarenin Anayasa’ya uygunluğunun sağlanması şeklinde özetlenebilir. Anayasa hukuku, devletin temel yapısını belirlerken, idare hukuku bu yapının günlük işleyişini düzenler ve bireyler ile devlet arasındaki ilişkilerin adil ve hukuka uygun bir şekilde yürütülmesini sağlar. Bu çerçevede, Anayasa’nın temel prensipleri idare hukukunun merkezinde yer alır ve idarenin faaliyetlerini belirler.