Afganistan’ın Sovyet işgali sonrasındaki süreç, ülkenin karmaşık ve çalkantılı bir dönemiydi. Sovyetler Birliği’nin 1979’da Afganistan’ı işgal etmesiyle başlayan ve on yıl süren bir dönem olan Sovyet-Afgan Savaşı, ülkenin tarihinde derin izler bıraktı. Bu dönemin ardından, Afganistan’ın imzaladığı anlaşma, 1988 yılında Cenevre Anlaşmaları olarak bilinen bir dizi belgeydi.
Cenevre Anlaşmaları, Afganistan’daki iç savaşı sona erdirmeyi ve Sovyet işgaline son vererek ülkede istikrarı sağlamayı amaçladı. Bu anlaşmaların imzalanması, uzun süren çatışmalara son vermek ve Afganistan’ın yeniden yapılanmasına olanak tanımak adına önemliydi. Anlaşmalar, çeşitli taraflar arasında yapılan müzakereler sonucunda ortaya çıktı ve farklı boyutlarıyla çeşitli unsurları içeriyordu.
Cenevre Anlaşmaları, dört ana belge veya protokolden oluşuyordu: “Afganistan’daki Sorunların Barışçıl Çözümü Üzerine Cenevre Anlaşması”, “Afganistan İçin Yardımın Uzun Dönemde Koordinasyonu Üzerine Cenevre Protokolü”, “Afganistan’daki Mültecilerin Durumu Üzerine Cenevre Protokolü” ve “İnsan Haklarına ve Temel Özgürlüklere Saygı Gösterilmesi Üzerine Cenevre Protokolü”.
Bu anlaşmalar, Afganistan’ın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumayı, Sovyetler Birliği’nin ülkeden çekilmesini sağlamayı ve çatışmaların sona ermesini hedefliyordu. Bununla birlikte, anlaşmaların imzalanmasından sonra bile Afganistan’daki çatışmalar ve istikrarsızlık devam etti. Anlaşmaların uygulanması zorlu ve karmaşıktı, çünkü ülkede farklı gruplar arasındaki anlaşmazlıklar ve çatışmalar devam etti.
Cenevre Anlaşmaları, Afganistan’daki iç savaşın sona ermesine dair bir umut ışığı oluşturdu, ancak gerçeklik daha karmaşıktı. Anlaşmaların bazı hükümleri uygulanırken, diğerleri ihlal edildi veya tam olarak yerine getirilmedi. Afganistan’daki çatışmalar, farklı etnik gruplar arasındaki mücadeleler, dini ayrılıklar ve dış müdahaleler nedeniyle devam etti.
Cenevre Anlaşmaları, Afganistan’ın geleceğine dair bir dönüm noktası olmasına rağmen, ülkenin istikrarını sağlama ve barışı tesis etme sürecinde sadece bir adım olarak kaldı. Anlaşmalar, uluslararası toplumun Afganistan’a olan yardım ve desteğini koordine etmeyi amaçlasa da, ülkenin iç dinamikleri ve dış müdahaleler, istikrarın sağlanmasını engelledi.
Sonuç olarak, Cenevre Anlaşmaları, Sovyet işgali sonrası Afganistan’ın geleceği için önemli bir dönüm noktasıydı. Ancak, anlaşmaların beklendiği gibi istikrar getirmemesi, ülkenin uzun yıllar süren çatışmalar ve belirsizliklerle karşı karşıya kalmasına neden oldu. Afganistan’ın tarihi süreci, Cenevre Anlaşmalarıyla birlikte, ülkenin iç dinamikleri, dış müdahaleler ve çeşitli etnik gruplar arasındaki ilişkilerin karmaşıklığıyla şekillendi.